"Asıl gayemiz; Nûr-i Muhammedî'nin yayılması, müslüman kardeşlerimizin Allah ve Resul'ünde birleşmesidir.
Tefrikaya düşüren bölücü ve tahripçilere emniyet ve iktidâ etmeyiniz. Zira onlar "Cumayı kıldırmamak"la müslümanları münafıklığa, "Fâiz almak helâldir." diyerek küfre itiyorlar.
Kur'an-ı kerim'de zekât verilecek yerler apaçık belirtildiği halde, gayesi dışında menfaatleri için zekât topluyorlar.
Bu hareketleri ile hem İslâm'ı aslından uzaklaştırıyorlar, hem Ümmet-i Muhammed'in bölünmesine, hem de güzel vatanımızın parçalanmasına sebep oluyorlar.
Gerçekten Allah ve Resul'ünde birleşelim ki, iç ve dış düşmanlara karşı mücadele edelim."
•
"Gerçek Hazret-i Allah'a ve O'nun sevgili Peygamberine uymakla olur. Onun içindir ki, sizi bölücülerden kurtarıp "İlâhî Görüş Birliği"ne dâvet ediyoruz. Bize düşen hakikati tebliğdir.
Allah-u Teâlâ Şûrâ Sûresi 15. Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:
"İşte bundan ötürü sen onları tevhide, birliğe dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma.
Ve de ki: Allah'ın indirdiği kitaba inandım, aranızda adalet yapmakla emrolundum.
Allah bizim de Rabb'imiz sizin de Rabb'inizdir. Bizim işlediklerimiz bize sizin işledikleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar. Dönüş de ancak O'nadır."
Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Ümmetim benden sonra yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesnâ, diğerleri hep ateştedir.
-'Onlar kimlerdir yâ Resulellah?'
Benim ve ashabımın yolunda olanlardır." (Ebu Dâvud)
•
"Biz "İLÂHÎ GÖRÜŞ BİRLİĞİ'NE DÂVET" ederiz. Gelenlerin gönüllerine Hazret-i Allah ve Resul'ünün -sallallahu aleyhi ve sellem- muhabbetini ve emirlerini koymaya, her türlü bölücülükten arındırmakla yalnız Hazret-i Allah ve Resul'ünde -sallallahu aleyhi ve sellem- birleştirmeye, aralarında gerçek bir kardeşliğin tesisine gayret ederiz."
•
"Ey kardeşler!
Sizi kurtuluşa, yani o bir fırkaya dâvet ediyorum. Bu, "İLÂHÎ GÖRÜŞ BİRLİĞİNE DÂVET'tir.
Kitabımız birdir; o halde Allah ve Resul'ünde birleşmemiz gerekiyor. Bu da hiçbir zaman madde, menfaat, önderlik, liderlik istememek şartıyla gerçekleşir.
Bugün herkes haklı olduğunu iddiâ ediyor, başkalarının dalâlette olduğunu söylüyor. Halbuki o bir fırka ehlince mâlumdur.
Diyeceksiniz ki "Ehlince mâlum olan bu fırka nasıl ayırdedilir?"
Bu fırka, Fırka-i nâciye'dir. Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"İyi bilin ki, Allah'ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklar.
Onlar iman edip takvâya ermiş olanlardır.
Dünyâ hayatında da âhirette de onlar için müjdeler vardır. Allah'ın verdiği sözlerde asla değişme yoktur. Bu en büyük saadetin tâ kendisidir." (Yunus: 62-63-64)
Bu fırka bunlardır.
Bu fırkanın alâmeti ise; Onlar Allah ve Resul'üne davet ederler. Gönüllere Allah ve Resul'ünün muhabbetini sokmaya gayret ederler. İnsanları arındırıp rızâ yolunda birleştirmeye çalışırlar. Bu kimseler gerçekten Hakk'ın hizmetçisidirler ve ancak Allah'a hizmet ederler.
Âyet-i kerime'de:
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler." buyuruluyor. (A'raf: 181)
Diğerleri ise, şeytanın hizmetindedirler. "Cihad, cihad..." derler. Onların cihadı dinardır. Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bunlar hakkında "Dînuhum dinâruhum = Onların dinleri para olacak." buyuruyorlar. Bunlar cihadı gerçekte mevki ve maddeye açmışlardır. Her biri kendi dalâlet yollarına davet ederler.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gün yere bir çizgi çizerek "Bu Allah yoludur." buyurdular. Yine bu çizginin sağına ve soluna başka çizgiler daha çizdikten sonra "Bunlar da yollardır, bu yolların her birisinde insanları o yola çağıran birer şeytan bulunur." buyurdular ve:
"İşte bu benim dosdoğru yolumdur, siz ona uyun. Başkaca yollara gidip de onlar sizi Allah'ın yolundan ayırmasın." (En'am: 153) Âyet-i kerime'sini okudular. (Dârimî-Sünen)
Allah-u Teâlâ diğer bir Âyet-i kerime'de:
"Ve her yolun başına oturup da tehdit ederek inananları yolundan alıkoymaya ve o Allah yolunu eğriltmeye çalışmayın.' buyuruyor. (A'raf: 86)
Zan ilmi hiçbir zaman hakikata erişemez."
•
"Bize soruyorlar:
"Sizin grubunuzun adı nedir?"
Elhamdülillahi Rabbil-âlemin. Dinimiz İslâm, kitabımız Kur'an, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'dır.
"Hangi partidensiniz?"
Hazret-i Allah ve Resul'ünün partisindeniz.
Âyet-i kerime'de:
"İşte onlar Allah'ın hizbi (partisi)dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah'ın hizbi (partisi)dir." buyuruluyor. (Mücadele: 22)
Bu Âyet-i kerime mucibince biz "Hakk parti"liyiz, "Halk parti"lilerle ilgimiz yoktur. Biz bunu resmen beyan etmişiz ve bizim partimiz 1400 küsur sene evvel kurulmuştur."
•
"'Hakikat Vakfı' bu vakfın ismidir. Sakın ha, bunu yolumuza atfederek bölücülüğe sapmayın, Sakın sizde bir isimle bir bölücü daha türemesin.
Gayemiz 'İSLÂM'dır, isim değil.
Muradımız 'Hazret-i Allah ve Resul'ü'dür, bölücülerden herhangi biri değil."
•
(Kaynak: "İlâhî Görüş Birliği'ne Dâvet", Ömer Öngüt -kuddise sırruh-, Hakikat Yayıncılık, Birinci Baskı: 1991)