Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:
"Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bu âciz, fakir, pür-taksiri bu zamanda şu üç husus için gönderse gerek:
Birincisi; bölücülerle mücadele.
Dinimizi ve vatanımızı paramparça yapmak isteyen bölücü gruplar birer imam tayin etmişler ve müslümanları kendilerine çekip çevirmeye çalışıyorlar. Bu konuda birçok kitap yazıldı. (Bkz. www.hakikat.com.tr)
İkincisi; âhir zaman ulemâsının iç yüzünü ortaya sermek.
Bir taraftan isyan ve zulüm karanlıklarında icraatlarını yürüten bu gibi putlaştırılmış yol kesicilerle amansız bir mücadele ederken, diğer taraftan da âhir zaman ulemâsının iç yüzlerini ortaya koyup verdikleri yanlış fetvâlardan çelişkiye düşen müslümanlara en kısa yoldan, az ve kesin sözlerle hakikati duyurup ihtilafları bertaraf etmeye çalışıyoruz. Organ nakli ve vasiyetine verilen fetvâ da bunlardan biri idi. Asla caiz olmadığını Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'lerle ispat ettik.
Üçüncüsü; Vahdet-i vücud mevzusundaki ihtilâfları ve çekişmeleri ortadan bertaraf etmek.
Vahdet-i vücud hakkındaki asırlardır bilinmeyerek yapılan münakaşalara çözüm getirmişizdir.
Muhyiddin İbnü'l-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri "Her şey O'dur." buyurdu. İmâm-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri ise "Her şey O'ndandır." buyurdu.
Aralarında çelişki gibi görünen bu mesele, müslümanları bugüne kadar meşgul etmiştir.
Allah-u Teâlâ bu fakire bu meseleye gönülleri mutmain eden bir çözüm bahşetmiştir.
Her iki söz de doğru. Fakir her ikisinin beyanlarını bir cümlede birleştiriyoruz ve diyoruz ki: "Her şeyi Hazret-i Allah var etti, her şey O'nun varlığı ile kâimdir."
Binaenaleyh; "Hem O'dur, hem O'ndandır."