Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri "Bizim iki gayemiz var; iman ve vatan." buyurmuş;
"İmansız vatan, vatansız iman muhafaza edilmez." beyanını kurucusu olduğu Hakikat Dergisi'nin logosuna konulmasını bizzat emir buyurmuşlardı.
"Küfür tek millettir. Onlara fırsat vermeyelim. Nitekim bunların hedefi imanı kaldırmak, vatanımızı yağmalamaktır. Bu küfür ehline ve küfür ehline tâzim edenlere itimat etmeyelim. Zira imansız vatan, vatansız iman müdafaa edilmez. Biri giderse diğeri de gider." ("Hâinlerin İçyüzü", s. 13)
Binaenaleyh dinde ve vatanda bölücülük yapanlarla mücadele etmişler, haklarında eserler neşrederek müslümanları uyandırmaya çalışmışlardı.
"Dış düşmanın cephesi var, iç düşmanın cephesi yok.", "Bunlar dış düşmandan daha tehlikeli." buyurarak bu din ve vatan düşmanları ile mücâdele ettiler. İnsanların ebedî hayatının kurtulması için, imanları kurtarmak için; ifsatlarını, çıkarttıkları fitne ateşini söndürmeye çalıştılar.
"Bizim bütün gayemiz iman kurtarmaktır.
Vatanımı, bayrağımı çok ama çok seviyorum. Dinime ve vatanıma düşmanlık edenlerin de karşısındayım. Hem dinimizi, hem de vatanımızı muhafaza ve müdafaa için bu cihadı yapıyoruz. Devletin ittifaktan, devletsizliğin nifaktan olduğunu belirtiyoruz. Zira devletsiz olunca dinini yaşayamıyorsun.
Dinimizde, devletimizde bir ve beraber olalım. Her tarafımızı düşman kaplamış, ittifaksızlık sebebiyle devleti kaybedersek, küffârın idaresinin altına girersek durum ne olur? Allah'ımız muhafaza buyursun." buyurmuşlardı.
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri FETÖ'nün ihaneti zahir olmadan 30 sene önce bunların içyüzünü, vatan haini olduğunu, Amerikan ajanı olduğunu gerek dergilerimizde (ilk makale Mart 1994 tarihli Hakikat Dergisi'nde "Fetullah Gülen Narcılık Dini'ni İlan Etti!" başlığı ile yayınlanmıştır.), gerekse haklarında eser neşrederek ("Küfrü Hoş Gören Narcıların İçyüzü", Birinci baskı: 1999) halka duyurmaya çalışmışlardı.
Bu mücadelesi sebebiyle bu bölücü grupların hepsi kendisine büyük bir düşmanlık beslediler. Karalamaya, iftira atmaya çalıştılar, mahkemeye verenler oldu. FETÖ kendisine muhalif herkese kumpas kurduğu gibi, bu Zât-ı âli'ye de kumpas kurmaya çalıştı. 2009 yılında Taraf gazetesinde başlatılan kampanyaya ismini de katmak istediler. Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "Hâin Tezgâh" isimli eserleri bu iftira kampanyası sebebiyle yayınlandı. Bu iftiraları bu hâin güruhun sonunun başlangıcı oldu.
Bu durumu "Hâin Tezgâh" isimli eserlerinde şöyle izah etmişlerdi:
"İşte bu bölücüler bizi susturmak isterler.
Biz rahatı ve istirahati, süsü ve lüksü terkettik. Hayatımızı İslâm dini'nin selâmetine adadık. Bu bölücüler gibi para toplamadık, banka kurmadık. İslâm dininin hükümlerini arkamıza atmadık. Adam toplamak, taraftar kazanmak için İslâm dininin hükümlerini değiştirmeye kalkışmadık. Allah'ıma sığınırım. Bilâkis Hazret-i Allah'ın Âyet-i kerime'lerini hatırlattık. Fakat dinlemediler. ...
Oysa bu zâlimlerin, bu bölücülerin hepsi bunları yaptılar. Taraftar toplamayı İslâm dininden üstün tuttular. Paraya taptılar. Topladıkları paraları koyacak yer bulamayınca banka kurdular. Kendi kurdukları dinlerini İslâm dininin yerine koymaya çalıştılar. ...
Bizim bu mücadelemiz birçok sahtenin menfaatine, kurmuş olduğu dine zarar verdi. Her türlü iftirayı, ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalıştılar. Bizi halkın nazarından düşürmeye çalıştılar. Eserlerimizin okunmasını engellemek için her yolu denediler." ("Hâin Tezgâh", s. 90-91)
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri bu gibi din bölücülerinin içyüzünü yazarken "Bunlar iç düşmandır. İç düşman dış düşmanın yapamadığı zararı yapar." diye senelerce ikaz ve irşad etti.
15 Temmuz darbe girişimi hem FETÖ'nün ve buna mümasil diğer bölücülerin ne kadar büyük bir düşman olduklarını, hem de iç düşmanın dış düşmanın yapamadığı zararı nasıl yaptığını milletimize ayan beyan göstermiş oldu.
•
Olacak hadiseleri ve yaşanacak savaşları haber verirler, Allah-u Teâlâ'nın muzafferiyet vermesi için duâ ettikleri gibi hazırlık yapılmasını da tavsiye ederlerdi.
"Allah'ım! Ümmet-i Muhammed'i affet! Vatanımızı muhafaza et! Ordumuzu muzaffer et!" diye niyaz ederlerdi.
Bu vatanın, bu devletin kıymetini, değerini duyurma gayretinde oldular ve bu geminin batmayacağını müjdelediler:
"Cenâb-ı Hakk bu vatanı koruyacak, muhafaza edecek. ... Binaenaleyh bizim duâmız hep başkaları için, Ümmet-i Muhammed'in iman ve selâmeti için."
"Yâ Rabb'i! Halilullah Mekke için duâ etti,
Yâ Rabb'i! Resulullah Medine için duâ etti,
Yâ Rabb'i! Fakir bu devlet için duâ ediyor, bu devlete zevâl verme!"
•