Geleceği Haber Verilen Hâtem-i VeliGeleceği Haber Verilen Hâtem-i Veli

Ömer Öngüt -ks- Manevi Şahsiyetleri - Geleceği Haber Verilen Hâtem-i Veli

Geleceği Haber Verilen
Hâtem-i Veli

Hâtem-i enbiyâ olduğu gibi bir de Hâtem-i evliyâ vardır. Zira velâyet nübüvvetin bâtınıdır. Nübüvvetin zâhiri, dini hükümleri ve şeriatı haber vermek; bâtını ise, haber verilenleri bizzat yaşamak ve bu şekilde nefislere tasarrufta bulunmaktır. Her ne kadar tebliğ etme bakımından nübüvvetin zâhiri tamamlanmışsa da, ilâhî kemâlin yeryüzüne tecellisi olan velilerin tasarruf vazifeleri sürdüğü için nübüvvet, velâyet şeklinde de devam etmektedir.

Hâtem-i evliyâ; âhir son zamanda gelecek velilerin sonuncusu demektir. Allah-u Teâlâ'nın sevdiği seçtiği birçok veli kulları Hâtem-i veli'nin âhir son zamanda gönderileceğini Allah-u Teâlâ kendilerine bildirdiği için biliyorlardı.

Bütün veliler hep aynı zâtı işaret buyuruyorlar. Nasıl ki bütün Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimiz kendilerinden sonra gelecek bir Peygamber'i ümmetlerine haber vermişlerse -ki o Hâtem-i enbiyâ'dır, Resul-i kibriya'dır- birçok veliler de nice zaman sonra gelecek pek kıymetli bir zâtı, Hâtem-i veli'yi haber vermişlerdir.

Nuaym bin Hammad'ın Ka'b -radiyallahu anh-den rivayet ettiği bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Mehdi'nin çıkış alâmetlerinden bir tanesi de batıdan, başlarında Kinde kabilesi'nden ayağı sakat bir adamın bulunduğu Bayraklılar'ın çıkmasıdır." (Suyûtî, Kitabu'l-Arfi'l-Verdi fî Ahbâri'l-Mehdi; Cârullah, no: 1494, s. 99. Bl. 7, Hadis no: 13)

"Bu beş işaretin kişide olması gerekir. Bir tanesi olmazsa sahih değildir. Bu ise çıkabilecek yalancıları önlemek içindir. Bu beş işaret gerçeği aydınlattı ve bu işi kesinleştirdi."

Aslında görebilen için bu Hadis-i şerif'te her şey çok âyân bir şekilde belli edilmişti. Mehdi Aleyhisselâm'ın geleceğini, onun öncüsü olduğunu, ona tâbi olmanın kurtulmak için şart olduğunu haber verdiler.

Ayağında hafif bir sakatlık vardı. Fakat kendilerine has öyle latif ve seri bir yürüyüşleri vardı ki bilmeyenler onun ayağının sakat olduğunu anlayamazlardı.

Hazret-i Mehdi'nin ve İsâ Aleyhisselâm'ın zuhurunu, zamanını, yerini, vazifesini haber verdiği gibi, bu iki zâtın zuhuruna kadar yaşanacak büyük hadisatları ve afatları da haber vermişlerdi.

Mühim olan, geleceği haber verilen bu zâtı bu Hadis-i şerif'te görebilmekti. Fakat bu herkese müyesser olmadı. Çünkü her bilginin özü Hadis-i şerif'lerde gizlidir.

Nitekim Hakîm-i Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri "Hatmü'l-Evliyâ" adlı kitabında buyurur ki:

"Nasıl ki peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-e 'Hâtemü'n-nübüvvet' verilmişse ve o bütün peygamberler üzerine Allah-u Teâlâ'nın bir hücceti ise, velilerin sonuncusu olan bu veli de âhir zamanda öyle olacaktır." (s. 436)

İsmail Hakkı Bursevî -kuddise sırruh- Hazretleri "Kitâbu'n-Netîce" adlı eserinin 1. cildinin 436. sayfasında Hatem'ül evliyâ olan zâtın kitaplarının Hazret-i Kur'an'la dolu olacağını, bu ilmin has bir ilim olduğunu iki asır öncesinden haber vermekte, o devirde yaşayacak bütün ehl-i imânı bu zâta tâbi olup kurtulmaya teşvik etmektedir:

"Hatmü'l-evliyâ'ya muhabbet eyle, tâ ki bununla dahi şefaate muhtaç olmayasın.

Zirâ bu bir muhabbettir ki; adâvetleri ref eder. (Düşmanlıkları kaldırır.)

Ve bu bir ikrardır ki; kabirde, münker ve nekiri hayrette kor.

Ve bu bir intisabdır ki; selâtin ona reşk eyler. (Sultanlar gıpta ederler.)

Ve bu bir ilimdir ki; hakîmin aklı bunda müncemid olur. (Hikmet sahiplerinin akılları donar kalır.)

Ve bu bir dergâhtır ki; havâss (zâtlar) ona meşyen ale'l-vücuh (yüzüstü sürünerek) gelir.

Ve bu türbeye kubbedir ki; seri eflâkin (süratli feleklerin) fevkindedir.

Ve bu türbenin sırrı bir sırr-ı azîmdir ki (öyle büyük bir sırdır ki); cemî'i emsâra sâridir. (Bütün şehirlere sirayet etmiştir.)

Ve bu bir kitabdır ki; Kütüb-ü ilâhiyye umumen bunda mündericdir. (İlâhî kitaplar bunun içinde dercedilmiştir.)

Ve bu bir kalemdir ki; onun levhi âriflerin kalpleridir.

Ve bu bir nakş-ı garib (bambaşka bir nakış)dır ki; her kim onun sıbğıyla masbuğ olursa (onun boyasıyla boyanırsa) ebedî solmaz.

Ve bu bir şekildir ki; bunun neticesine kimse ermez ve ilmî dairesine bir fert girmez." ("Kitâb'ün-Netice"; cilt: 1, s: 436)

Evliyaullah Hazerâtının birçoğu "Hâtemü'l-Evliyâ"nın ahir-son zamanda zuhur edeceğini yazmış oldukları eserlerde haber vermişler, Hakîm-i Tirmizî -kuddise sırruh-, Muhyiddîn-i İbn'ül-Arabî -kuddise sırruh- gibi bazı büyük zâtlar bu büyük Zât-ı âli hakkında hususi eserler neşretmişlerdir. "Hâtemü'l-Evliyâ" hususunda geniş bilgi için Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin Hakikat Yayıncılık tarafından yayınlanan şu eserlerine müracaat edebilirsiniz;

 "Hatmü'l-Evliyâ", "Sözler ve Notlar - 10", "Tasavvufun Aslı Hakikat ve Marifetullah İncileri", "Cevâhirullah - 1", "Cevâhirullah - 2", "Saadete Erenler Felâkete Kayanlar", "Sırru'l-Esrâr Rütbe-i Bâlâ")


Önceki Sonraki