Tasavvuf'un Aslı, Hakikat ve Marifetullah İncileri

Kalplerin Anahtarı Külliyatı

Tasavvuf'un Aslı, Hakikat ve Marifetullah İncileri

Kulluk Makamı


Kul olabilmek ne demek biliyor musunuz? Allah’ta hiç olabilmek demektir.

“Allah’ta hiç olabilmek” noktası çok gizlidir.

O Allah-u Teâlâ’yı gördüğü zaman, O’na ulaştığı zaman; ateşte yanıp giden küçük bir kâğıt gibi hükümsüzdür, üflesen gider. Gerçek hüküm Hazret-i Allah’tadır.

Çünkü o artık Hakk’a varmıştır. Bu noktayı açmak mümkün değildir, sırrın da sırrıdır, hâl noktasıdır.

İmam-ı Gazâlî -kuddise sırruh- Hazretleri:

“O Allah-u Teâlâ ile karşılaşmanın, O’nun cemâl-i bâkemâline bakmanın ve O’na mânen yaklaşmanın ne demek olduğunu da anlar.” buyuruyor. (İhyâ-u ulûm’id-din)

Yaratan’ı gördükten sonra, yaratılanlar çimenlikte biten ot mesabesinde olur. Toprak olmasa çimen olmaz, Hazret-i Allah olmasa mükevvenat olmaz. Kâinat “Ol!” demekle oluyor, “Öl!” demekle ölüyor. Toprağın yanında çimenin ne kıymeti varsa, Hazret-i Allah’ın yanında yaratılmışların o kadar kıymeti vardır.

Herkes yeşilliği görüyor, toprağı görmüyor; herkes yaratılmışları görüyor da Hazret-i Allah’ı görmüyor.

Hep O... Fakat hep O olduğunu yalnız o kişi görür, yaratılmışları Yaratan’dan görür. Başka kimse görmez; her şeyi görür, O’nu görmez.

“Hakk’a vardı” sözünün sırrı, marifetullah’ın özü işte budur.

Hakk’a varmıştır, Hakk’ı görüyor, Hakk’tan görüyor.

Nitekim Abdülkâdir Geylânî -kuddise sırruh- Hazretleri de “Feth’ür-Rabbânî” adlı eserinde şöyle buyurmuştur:

“O öyle bir kuldur ki, Hakk’a vâsıl olmuş, O’nu görmüş ve mâsivâ denen Hakk’ın zâtından gayri şeyleri bilmiştir.” (60.Meclis)

Onlar bu hususu görerek ve bilerek konuşuyorlar. Allah-u Teâlâ’yı gören, gösterdiği kadar bilir, başkasına şâmil değildir.

Hakîm-i Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri ise onun Allah-u Teâlâ’nın hususi himayesinde olacağını, O’nu göreceğini ve O’nunla konuşacağını açıklamıştır.

“O, Allah-u Teâlâ’nın kabzasında (hususi himayesinde) hareket eder. O’nunla konuşur, O’nunla görür, O’nunla tutar, O’nunla anlar.” (Nevâdir’ül Usûl)

Kendisinin de orada bir balık pulu kadar, bir kâğıt parçası kadar hükmü yoktur. Çünkü o, asıl hüküm sahibini gördü. Bu nokta ferdiyet makamıdır.


 

Önceki Sonraki

İçindekiler