“Sizden Hiçbir Ücret İstemeyenlere Uyun, Onlar Doğru Yoldadırlar.” (Yâsin 21) Âyet-i Kerime’si Berzahtır

Kadir Mısıroğlu “Ömer Öngüt eserlerini birinci hamura basıp cildli olarak bedava veya sudan ucuz dağıtırken acaba bu hizmetin mâlî kaynağını ayakkabı eskiciliğinden mi temin etmiş, cemaatinden para toplamamıştır.” diyor.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle emir buyurur:

“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)

Biz bu Âyet-i kerime’ye iman ederiz ve bu emre göre hareket ederiz. Bu Âyet-i kerime berzahtır.

Bunlar ise bu Âyet-i kerime’yi hiçe sayarlar, para toplarlar, dilencilik yapmayı cihad gibi görürler.

Cenâb-ı Hakk da bunları hiçe sayar.

Mısıroğlu süleymancıların dilenciliğini temize çıkartmak için hem Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri’ne iftira atıyor, hem de Allah-u Teâlâ’nın hükmünü inkâr ediyor, küfrünü ortaya seriyor.

Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri kitaplarından bir lira bile para almamıştır. Hatta kendi kitabını parasını ödeyerek almıştır. Zira eserlerini de gelirlerini de ümmet-i Muhammed’in istifadesine arzetmiştir. Bu eserlerin yayılması için çalışanlar da ücret talep etmezler. Liveçhillah çalışırlar. Zira bu eserlerde Allah ve Resul’ünün tebliği vardır. İçinde Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’ler vardır. İçindekiler kıymetli olduğu için kıymetli kağıda, birinci hamur kağıda basılır. Kimseden bir kuruş para istenmez ve toplanmaz. Zarar da edilmez. Çünkü ne yazan, ne çalışan, ne de dağıtan para almaz.

Bu iftiracı ve bunun gibiler ise para kazanmak için yazarlar. Önce ceplerini düşünürler.

Bunlar kitaplarından para kazanırlar, yayınevleri para kazanır, dağıtıcılar para kazanır... Böylece okuyucuya kadar fiyatı yükselir.

Onların her işi para ile menfaat ile olduğu için, bu uğurda çatır çatır fâiz yemekten bile çekinmedikleri için; menfaatsiz, Allah rızası için bir iş yapılabileceğine ihtimal vermezler.

Bunların bu menfaatperestlikleri, geçici dünyaya olan düşkünlüklerinin benzeri şu Âyet-i kerime’de yahudiler hakkında da haber verilmiştir:

“Arkalarından onların yerine Kitab’a vâris olan birtakım kimseler geldiler. Şu aşağılık dünyanın geçici menfaatini alıyorlar ve: “Biz nasıl olsa bağışlanacağız.” diyorlardı. Onlara buna benzer bir menfaat daha gelse onu da almaktan tereddüt etmezler.” (A’raf: 169)

Bunlar da her türlü menfaati almakta tereddüt etmiyorlar ve sorduğun zaman aynı yahudiler gibi kendilerini “Bağışlanmış” olarak görüyorlar.

Halbuki dünyaperestlerin akıbeti asla hafifletilmeyecek bir azaptır:

“Onlar ahiret karşılığında dünyâ hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden azapları hafifletilmez, onlar yardım da görmezler.” (Bakara: 86)

Allah-u Teâlâ Yâsin Sure-i şerif’i 21. Âyet-i kerime’sinde para toplayanların doğru yolda olmadıklarını ferman buyurduğu halde bu bölücülerin hepsi para toplamayı, dilenciliği din haline getirdiler. Cihadı ceplere açtılar. Böylece harama daldılar. Daldıkça yoldan da dinden de çıktılar. Bugün hepsi haram içinde yüzüyor, kimisinin bankası var, kimisi bankadan çıkmıyor, faize dalmayanı yok.

Bu mudur müslümanlık? Bunlar mı “gayret sahibi müslüman”?

Allah-u Teâlâ’nın en çok buğzettiği haramlardan birisi fâiz olduğu halde onlar o paralarla Hazret-i Allah’a, Kitabullah’a ve Resulullah’a harp ilan ettiler.

Zira Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Yok eğer fâizi terketmezseniz, bunun Allah’a ve Peygamber’ine açılmış bir savaş olduğunu bilin.” (Bakara: 279)

Hem bu büyük cürmü işliyorlar hem de midelerine ateş dolduruyorlar:

“Oysa, Allah alış-verişi helâl, fâizi haram kılmıştır.” (Bakara: 275)

İman bir kaledir, onu ayakta tutacak helâl lokmadır.

Haram lokma mideyi tahrip eder, harama tahrik eder.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“İnsanlara mutlaka öyle bir zaman gelecek ki, malı helâl yolla mı, haram yolla mı aldıklarına aldırış etmez.” (Buhârî)

İşte bugünkü durum.

Ağızlarındaki çirkeflik de bu haram lokmadan gelir. Bunlardan her şey beklenir.