Kadir Mısıroğlu işte bunlara sahip çıkıyor. Bu bölücülerin yalanlarını, iftiralarını diline doluyor ve böylece; bu bölücülerden yana olduğunu, bunlar tarafından kullanılan bir kimse olduğunu ortaya koymuş oluyor.
“Onlar hidayeti verip sapıklığı, mağfireti bırakıp azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklıdırlar!” (Bakara: 175)
Bu iftiracılara ahirette büyük bir azap ve rüsvaylık olduğu gibi Allah-u Teâlâ bunları dünyada da rezil ediyor. Bize gösteriyor, halk da görüyor.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor:
“Dünyada onlar için rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.” (Mâide: 41)
Nitekim;
Bu bölücülerin, Süleymancıların avukatlığını ilk defa Hüseyin Üzmez isimli şahıs yapmaya kalkmıştı, bir de bu yapıyor. Bu gibi bölücülere ancak bu gibi avukatlar yaraşırdı.
“Kalpleri ne kadar da birbirine benzemiş!” (Bakara: 118)
Kadir Mısıroğlu bu Hüseyin Üzmez’in Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri için yazdığı çirkef, necis yazısını kitabına alıp, güya kendini desteklendiriyor.
Böylece, bu adamın yazısını almakla hem kendi tenakuzunu hem de onun gibi bir adam olduğunu göstermiş oluyor.
Şöyle ki;
Mısıroğlu bir taraftan Üzmez gibi bir adamın yazısına itibar edip kitabına alıyor, diğer yandan bu Üzmez hakkında aynı kitabın birinci cildinde “akıl sağlığından şüphe ettiğini, imanının tehlikede olduğunu” söylüyor. (Cilt: 1 s. 550-551)
Bu tenakuzdan anlaşılıyor ki, Mısıroğlu ya ne yazdığını bilemeyecek kadar akli melekesini kaybetmiş bir adam, yahut hedef aldığı Zât-ı âli’yi karalamak için her yol, her söz mübah diye düşünen bir adam.
Nitekim;
Hüseyin Üzmez yazdığı yazıların arkasından özür meyanında üçüncü bir yazı kaleme almıştı. Ancak Allah-u Teâlâ’nın ne kadar gadab-ı ilâhiyesini celbetmiş ki ahir ömründe şerefini de kaybetti, akli melekesini de kaybetti. Rezil oldu.
Kadir Mısıroğlu da Selahaddin Eyyubi gibi bir İslâm kahramanına “Şerefsiz” diyebilmiş bir kimsedir.
Oysa Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyuruyor:
“Bir kimse müslüman kardeşine fısk ve küfür isnad etmesin. Zira o kimsede bu haller yoksa, sözler sahibine döner.” (Buhari)
Kadir Mısıroğlu bir konuşmasında yaklaşık bin yıl önce yaşamış, Haçlılara karşı senelerce cihad etmiş ve Kudüs’ü fethetmiş Selahaddin Eyyubî gibi bir İslâm mücahidinin meşru resmi evliliğini diline dolayıp “şerefsiz” diye hakaret ettiği gibi (3 Mart 2012); kendisine yazdırılan kitabında da Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri’nin meşru-resmi mahrem bilgilerini aklınca kullanmaya çalışıyor. Bu adam işte bu tıynette, avukatlığını yaptığı insanların tıynetinde bir kimsedir.
Zira İslâm için ömrünü vakfeden bu zâtlara hiçbir müslüman dil uzatmaz. Ancak bu gibiler dil uzatır.
Kadir Mısıroğlu Selahaddin Eyyubi’nin izdivacını diline dolayıp hakaret ettiği aynı konuşmasında Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri’ne de hakaret etmişti. Bu hakareti sebebiyle kendisine Hakikat Aylık İslâm Dergisi’nde verilen cevap yukarıdaki sayfalarda arzedilmiştir. Şimdi de kitap yazarak hakaret ve yalanlarını devam ettiriyor. Necis sözlerini yazıya dökmekle kendi necisliğini katmerliyor. Oysa;
“Kötü bir söz ise, gövdesi yerden koparılmış o yüzden ayakta durma imkânı olmayan pis bir ağaca benzer.” (İbrahim: 26)
Bunun bu necis sözleri de ayakta durma imkânı olmayan pis bir ağaç gibidir. Yok olmaya mahkûmdur.
Bunun bu pisliği “Tımarhane kaçkını” olmasından mıdır, asliyetinden midir?
Kadir Mısıroğlu ünlü profesör Ayhan Songar tarafından verilen raporunu kendi konuşmalarında hapisten çıkmak için alınmış düzmece bir rapor olarak lanse etmeye çalışmaktadır. (9 Mart 2012 tarihli konuşması) Halbuki Ayhan Songar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nın kurucusu olan dünyaca tanınmış bir psikiyatrist olduğu gibi, inançlı ve dürüst bir kimse idi.
Bu gibi raporlu şahıslar kullanılmaya elverişli kişilerdir. Nitekim bu bölücülerin de bu adamı kullanmak istedikleri, kullandıkları aşikârdır. Ancak bu gibi bir adamın avukatlığından medet ummaları da bunların alçaklığına ve şereflerini kaybetmiş olduklarına dair başka bir delil teşkil eder.