Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- muhtelif Hadis-i şerif’lerinde lânet etmeyi yasaklamışlardır.
Ebu Hureyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
“Şüphesiz ki ben lânet edici olarak değil, ancak rahmet olarak gönderildim.” (Müslim, C. Sağir, Müsned)
Lânet; Allah’ın sevgisinden, ilgisinden uzaklaştırmak, “Rahmet-i ilâhî”den kovulmak demektir. Hayvana, insana, eşyaya neye olursa olsun, lânet edilmez.
Hadis-i şerif’lerde şöyle buyuruluyor:
“Mümine lânet etmek onu öldürmek gibidir. Bir mümini küfür ile itham eden, onu öldürmüş gibi olur.” (Buhari. Tecrid-i Sarih: 1989)
“Mümine lânet okumak onu öldürmek gibidir.” (Tirmizî)
“Mümin lânet etmez.” (Tirmizî)
Mısıroğlu da 31 Aralık 2011 tarihli bir konuşmasında “‘Allah falana lânet etsin’ demek dinde caiz değildir.” diyor, “Esasen şahs-ı muayyenin telini caiz değildir İslâm’da. ... ‘Allah falana lanet etsin’ demek dinde caiz değildir.” diye konuşuyor.
Hem böyle söylüyor, hem de pervasız bir şekilde bir Allah dostuna isim vererek lânetler okuyor. Kendi kendisini tekzip ediyor, kendi kendisini tarif ediyor.
Buradan da bunun yalan konuştuğunu anlayabilirsiniz.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor:
“Allah’ı ve Peygamber’ini incitenlere, Allah dünyada da âhirette de lânet etmiştir. Onlara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.” (Ahzâb: 57)
Hazret-i Allah’ın sevdiği, seçtiği, peygamber vârisi bir âlimi inciten kimse de bu Âyet-i kerime’nin şümulüne girer.
Bu Âyet-i kerime aynasında düştüğü durumu kendi de görsün, âlem de görsün.
Nitekim yukarıda arzettiğimiz;
“O kimsede bu haller yoksa, sözler sahibine döner.” ve “Eğer lânete layıksa ona gider, değilse söyleyene geri döner.” Hadis-i şerif’lerinin hükmüne göre okuduğu lânetler kendisine dönüyor, kendi kendini damgalıyor.
Allah-u Teâlâ “Veli kuluma düşmanlık edene harp ilân ederim.” buyururken, bir veliye lânet okuyor. İslâm mücahitlerinin, şehitlerin dostu Allah iken bir İslâm kumandanına küfür ediyor. Ne büyük cür’et, ne büyük ifsat, ne büyük yalan, ne büyük küfür.
Bilâkis bunları söyleyen Allah’ın lâneti ile lânetlenmiştir.
Zira lânet; küfür, nifak, yalan gibi ilâhî rahmetten tardedilmeye mucib suçları irtikab edenler içindir.
Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:
“Allah münafık erkeklere, münafık kadınlara ve kâfirlere ebedî kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. Bu onlara yeter. Allah onlara lânet etmiş, rahmetinden uzaklaştırmıştır. Onlar için sürekli bir azap vardır.” (Tevbe: 68)
“İşte bunlar, Allah’ın kendilerini lânetlediği, sağır yaptığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.” (Muhammed: 23)
“Allah’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi ayıranlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar... İşte lânet onlar içindir ve kötü yurt cehennem de onlarındır.” (Ra’d: 25)
Hadis-i şerif’te de şöyle buyurulmaktadır:
“Yalan söyleyenler muhakkak lânete uğramıştır.” (Münâvî)
İşte bunların durumu budur.