Süleymancıların İçyüzü

Cep Kitapları

Süleymancıların İçyüzü

Gurur ve Kibir İçinde Küfür


Gerek konuşmalarından, gerekse onu tanıyanların beyanlarından anlaşıldığı üzere bu adam büyük bir kibir ve benlik içerisindedir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Yeryüzünde haksız yere böbürlenip büyüklük taslayanları âyetlerimi idrakten çevireceğim, anlamaktan mahrum edeceğim.” (A’râf: 146)

Kibriya ve azamet Allah-u Teâlâ’ya mahsustur. Büyüklük ve ululuk ancak O’na yakışır.

Resulullah Aleyhisselâm da şöyle buyuruyor:

“Kim ki ben âlimim derse, bilin ki o câhildir.” (Münâvî)

O ise şöyle diyor:

“Aklımın zekâtını versem, beni tımarhaneye götüren yüz adam ihya olurdu”

O aklı kim verdi? Kimin malıyla övünüyor, kime tefahür ediyorsun?

“İnsan, bizim kendisini nutfeden (kerih bir sudan) yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir.” (Yâsin: 77)

Kendini akıllı zannediyor amma şeytanın yapamayacağını akıllı zannıyla yapıyor...

“Kendinde varlık görmen, diğer günahlarla kıyaslanmayacak kadar büyük günahtır.”

“Bir kimseye ilim olarak Allah’tan korkar olması yeterlidir. Bir kimseye cehâlet olarak da kendini beğenmesi, nefsine mağrur olması yeterlidir.” (Câmiü’s-sağîr: 6240)

Hadis-i şerif’leri bu gibi kimseleri tarif eder.

Kendisini tarihçi zannediyor; ancak Selahaddin Eyyubî, Mehmet Akif Ersoy gibi tarihî şahsiyetlere hakaret yağdırıyor.

Kendisini İslâm alimi yerine koyuyor; ancak büyük bir Allah dostuna, Allah-u Teâlâ’nın sevdiği seçtiği kuluna hakaret ediyor, lânet okuyor.

Kendisini allame zannediyor ancak zır cahil olduğu anlaşılıyor.

“Nefsinin hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah’ın da dalâleti hak ettiğini bilerek saptırdığı; kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözüne perde çektiği kimseyi gördün mü? Onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ ibret almayacak mısınız?” (Câsiye: 23)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyuruyorlar:

“Yalandan sakınınız. Zira yalan ile iman bir arada bulunmaz.” (Ahmed bin Hanbel)

O ise, seksen yaşına gelmiş, ahir ömründe iftira ve sövgülerle nam sürmeye, taraftar toplamaya çalışıyor.

Eskiden konuşmalarını dinleyen, kitaplarını okuyan çoktu. Ancak millet baktı ki hiç de öyle birisi değil, etrafından uzaklaşmaya başladı.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Resul’üm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?)” buyuruyor. (Furkân: 43)

Bunlara bakarsın güya ibadet de ederler, müslüman gibi de görünürler. Fakat Allah-u Teâlâ kalbe ve niyete bakar.

“Sen o münafıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider ve söylerlerse dediklerine kulak verirsin.” (Münâfikun: 4)

Bu adamın durumu bu olduğu halde bunun gibi câhillere hâlâ itibar edenlerin olması kıyamet âlametidir.

Abdullah bin Mesud -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Bid’at sahibi, mânen küçük kişilerin yanında ilim aramak, kıyamet alâmetlerindendir.” (Câmiu’s-sağîr: 2475)

“Nadir bulunur tıynet-i kemâlde kusur,
Kem mayeden eyler ne ki eylerse zuhur.”

“Onlar kendi yüklerini, kendi yükleriyle beraber daha nice yükleri taşıyacaklar ve uydurdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.” (Ankebut: 13)

“Allah bâtılı imhâ eder, kelimeleriyle hakkı gerçekleştirir.

Şüphesiz ki O, göğüslerin özünü bilendir.” (Şûrâ: 24)

 

“Hayır! Biz hakkı bâtılın tepesine şiddetle indirip atarız da, onun beynini parçalar.

Bir de görürsünüz ki bâtıl yok olup gitmiştir.”

(Enbiyâ: 18)

 


 

Önceki Sonraki

İçindekiler