Kadir Mısıroğlu Mart ayında (3 Mart 2012) yaptığı bir konuşmada Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri’ne hakaret ve beddua etmiş, haddini ve hududunu nihayetsizce aşan çirkin bir konuşma irtikâb etmiştir.
Bu şeni konuşması ile kendi iç yüzünü izhar etmiştir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor:
“Andolsun ki sen onları sözlerinin üslûbundan tanırsın.” (Muhammed: 30)
Bunlar, bu gibi kimseler, sanmayın ki bilinmiyor, tanınmıyor. İçindekini çıkarttı, bilmeyen de tanımış oldu.
İftira ve yalan bir müslümanın asla tevessül etmeyeceği, Allah ve Resul’ünün -sallallahu aleyhi ve sellem- şiddetle ikrah ettiği necis bir iştir:
“İnsan yalanı irtikâb edince o yalanın kötü kokusuyla muhafızı olan melâike-i kirâm kendisinden bir mil uzaklaşır.” (Tirmizî)
Bir yalanın yaydığı koku bu olursa, Allah dostu büyük bir âlim hakkında irtikâb edilen iftiranın, yalanın yaydığı kokunun şiddetini tasavvur etmek mümkün değildir. Bunun yaptığı da işte budur.
Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
“Kul bir şeye lânet ettiğinde o lânet göğe çıkar da gök kapıları kapanır giremez, yere döner. Yerin kapıları da kapanır giremez. Sağa-sola gider, gelir. Bir yer bulamayınca lânet edilen şeye gider. Eğer lânete lâyıksa ona gider, değilse söyleyene geri döner.” (Ebû Dâvud, Müsned)
Görüldüğü üzere aslında kendi kendisine hakaret ve bedduâ etmiş, kendi kendine lânet okumuştur.
Nitekim diğer bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir kimse müslüman kardeşine fısk ve küfür isnad etmesin. Zira o kimsede bu haller yoksa, sözler sahibine döner.” (Buhari, Tecrid-i Sârih: 1988)
Binaenaleyh bütün bu hakaretlerini bizzat Allah ve Resul’ü kendisine iade ediyor, alnına lânet mührünü basıyor. Biz de imanımızın gereği olarak bütün bu hakaretlerini, beddualarını aynen ve misliyle iade ediyoruz. Bu çirkin üslûbu biz onun gibi ağzımıza alamıyoruz ancak ne dedi ise olduğu gibi iade ediyoruz.
Bu haddini bilmez adam aynı konuşmasında Selahaddin Eyyubî Hazretleri’ne de akıl-havsala almayacak iftiralarda, hakaretlerde bulunmuş; hâşâ “şerefsiz”, “hayvanoğlu hayvan” gibi hiçbir müslümanın ağzına yakışmayacak en çirkin kelimeleri kullanabilmiştir.
Daha önce de “İstiklal Marşı”na dil uzatan bu şahıs; merhum Mehmet Akif Ersoy’a da “Lan” diye hitap edip “Serseri” diyerek hakaret edebilmiş meşum ağızlı bir kimsedir.
Bu sözler asla bir müslümana yakışmaz. İman sahibi hiç kimse aslâ böyle konuşmaz.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Hakiki mümin, insanlara dil uzatan, lânet eden, kötü davranışlarda bulunan ve hayasızca konuşan kişi asla değildir.” (Tirmizi, Müsned, C. Sağir)
“Bir kimse, Allah’ın sevdiği bir söz söyler de o söz ile Allah-u Teâlâ’nın rızasına ulaşabileceğini zannetmez. Halbuki Allah-u Teâlâ o hayırlı söz sebebiyle kıyamete kadar o kimseden râzı olur.
Diğer bir kimse de Allah’ın gazabını mucip bir söz söyler, o sözün kendisini Allah’ın gazabına ulaştırabileceğini zannetmez. Halbuki Allah-u Teâlâ o kimseye o kötü söz sebebiyle kıyamete kadar buğzeder.” (Tirmizî)
Mısıroğlu da bu sözleri ile Allah-u Teâlâ’nın buğzunu ve gadabını celbetmiştir.
Delilini mi istiyorsunuz? İşte Hadis-i kudsî:
“Velilerimden birisine düşmanlık eden kimseye ben harp ilân ederim.” (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2042)
Binaenaleyh bir Allah dostuna düşmanlık yapmak Allah-u Teâlâ’ya harp açmak demektir.
Allah-u Teâlâ’nın sevdiği seçtiği bir Zât-ı âli’ye; Kudüs’ü haçlılardan kurtarmış, takvası ve adaleti ile müslümanların gönlünde taht kurmuş bir İslâm kumandanına; eserlerinde İslâm’ı ve imanı müdafâ etmiş bir İslâm şâirine bu şekilde hadsiz ve hudutsuz bir çirkeflikle dil uzatmak için; kişinin içinde ya büyük bir küfür bulunması gerekir, yahut aklî dengesinin bozuk olması gerekir. Veyahut her ikisi.
Nitekim Kadir Mısıroğlu’nun akli melekesinin yerinde olmadığına dair raporu olduğu, Bakırköy Akıl Hastanesi’nde ve Cerrahpaşa Psikiyatri kliniğinde yattığı kendi ifadeleri ile de bilinen bir husustur.
Rahmetli Ayhan Songar’ın tanzim ettiği bu raporu kendi ağzıyla 9 Mart 2012 tarihli konuşmasında anlatıyor, hapis cezasından kurtulmak için rapor aldığını iddia ediyor. Ancak tanıyanların bildiği üzere Ayhan Songar çok kıymetli ve dürüst bir doktor idi.
Bilinen başka bir yönü de Almanya’da iken şirket ortaklığı adı altında topladığı paraları iade etmemesidir.
Bunun durumu budur. Buna rağmen bu şahsa itibar edip dinleyenler olduğu için; bunun bu hezeyanlarına cevap vermek, iç durumunu ortaya sermek zaruret oldu.