Süleymancıların İçyüzü

Cep Kitapları

Süleymancıların İçyüzü

Bize Diyorlar ki, “Siz Bu Beyanları Ne Cesaretle Yaptınız, Korkmuyormusunuz?


Evet, Allah’tan korktuğum için yapıyorum. Bu âciz kölesini dilerse alır, dilerse bırakır. Bu, bizim için farksızdır.

Mühim olan “Ey kulum! Müslümanları kendilerine çekip fitne çıkaran, ümmet-i Muhammed’i paramparça yapan bölücüleri görmedin mi? Onlara karşı ne gibi bir müdahalen oldu?” sualine karşı “Yâ Rabbelâlemin! Bu hâdim-i dervişan, ümmet-i Muhammed’e yönelen fitne ateşini elimden geldiği kadar söndürmeye çalıştım. Kullarını Allah ve Resûlünde toplamak ve birleştirmek için tâkatim nisbetinde gayret ettim. Rızândan gayrı kimseden bir şey beklemedim ve korkmadım.” diyebileyim.

Hakikat yolunu arayana, yolunu tarif etmeye çalışıyoruz...

Bir arkadaş anlattı:

Mobilya işleriyle uğraşan bir süleymancıya kurban derilerinden toplanan paralarla 200 milyonluk mobilya siparişi vermişler. Ellerinde bulunan mobilyaları ise kendilerine almışlar.

Görüyorsunuz kurban derileri mobilyaya gidiyor. Halbuki mobilyaları vardı.

Demirci’deki süleymancıların yurt sorumlusu Hasan Sütçü “3 bin yurdumuz, 1.5 trilyon yıllık gelirimiz, 500 bin talebemiz var.” demiş.

İşte imansız imamlar, dini alet ederek dinde şirket kurmuşlar ve din namına bu parayı topluyorlar.

Süleymancı yurt sorumlusu Halil İbrahim Gökük’ün, diğer sorumlu yurt müdürüne imzasıyla beraber elden gönderdiği mektupta aynen şu satırları okuduk:

Onlar kazanızın Hebeler köyünde Cami ve Kur’an kursu yapıyorlarmış. Onlarla ilgilenip o Kur’an kursuna sahip ve malik olmak için elinizden gelen gayreti göstermenizi, bu dernek mensubu hacılarla bizzat ilgilenip, bu meşrepten olanların da müstefit olmalarını temin edip bu yoldan nasibdar etmektir.

Görüyorsunuz müslümanların yaptırdığı camiyi, kursunu elde etmek istiyorlar. Biz size dememiş miydik bunlar gasp ederler, soyarlar diye...

Gezdiğimiz yerlerde polisler, süleymancıların yurtlarını göstererek “İşte süleymancıların besi ahırları” diyorlar.

Adapazarı Erenler semtinde İzzet Börtlüoğlu isimli zattan cami yapılmak üzere 3 dönümlük arsa aldılar. İzzet efendinin yaşlı oluşu nedeniyle devir teslim işlemleri ve tapu işi için kendisinin dolaşmamasını ve kendilerine vekâlet vermesini söyleyip kendisinden vekâlet aldılar ve 3 dönümlük bağışı 5 dönüme çıkarıp cami yerine resimde görülen yurt binasını yaptılar.

 

 

İşte bu yurtların yapılış şekli. Hepsi sizi yolmakla, gasp etmekle, cebinizden aldıkları paralarla yapıldı. Adapazarı’ndaki bu yurt da diğerleri gibi gasp edildi. Hilekâr olduklarını görünüz.

 

 

 

Erenler Belediyesinden bir yetkilinin konu ile ilgili raporu:

ÖRNEK CAMİİ RAPORU

 

Belediyemiz hudutlarında ikamet eden merhum İzzet Börtlüoğlu’nun 1988 yılında cami yapmak üzere Belediyemize müracaat ederek sahibi bulunduğu 21 pafta 9043 sayılı parseli iskân sahasından cami yeri tadilatı talebinde bulunmuş olup 1.9.1988 gün ve 1/2 kararı ile meclisce uygun görülerek cami yeri olarak imar plânlarına işlenerek tasdik edilmiştir.

Örnek camii yaşatma ve yaptırma derneği adı altında bir dernek kurularak faaliyete başlar, tapular dernek adına işlenir, plân ve projeler hazırlanırken İzzet Börtlüoğlu vefat eder.

Vasiyeti üzerine caminin kurulacağı parsele defin edilir.

Caminin temel kazıları yapılır ve cami projesine uygun olarak temel atılır. Cami inşaatı devam ederken, dernek kongre yaparak yeni yönetim gelir. Yeni yönetim geldikten sonra cami olarak yapılan inşaat, proje hilafı olarak hiç projeye uyulmadan değişik amaca hizmet etmek üzere inşaat devam eder.

Belediyemize gelen şikâyet üzerine inşaat mühürlenerek durdurulur.

Yapılan incelemelerde inşaatın cami olarak yapılacağı yerde talebe yurduna dönüştürüldüğü saptanır.

Cami derneğine imar plânlarında cami yeri olarak ayrılan ve cami yeri olarak bağışlanıp inşaasına başlanan inşaatın cami olarak devamı istenir, aksi takdirde kanuni işlem yapılacağına dair tebligat yapılır.

Tebligatımıza rağmen kaçak olarak inşaat devam eder. Bunun üzerine Belediye Başkanlığı yeni cami derneğini mühür fekinden ötürü Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunur. (Halen mahkeme devam ediyor.)

19.12.1991 gün ve 1991/3 sayılı dilekçeleri ile adı geçen dernek belediyemize müracaat ederek imar plânlarında cami yeri olarak tahsis edilen yerin talebe yurdu olarak imar tadilatı talebinde bulunur.

11.2.1992 gün ve 2/10 sayılı meclis kararı ile incelemeye alınır.

Belediye meclisi inceleme sonunda; yapılan iki katın milli servet heba olur düşüncesiyle 3. katın cami vasfını taşıyacak şekilde bina edilmesi şartı ile imar tadilatı talebini kabul eder.

Bu kararı da kâfi görmeyen dernek yöneticileri 30.9.1992 gün ve 24553 sayılı dilekçeleri ile yeniden konunun görüşülmesi için meclise başvurur.

15.2.1993 gün ve 2/7 sayılı meclis kararı ile caminin güneyinde bulunan derneğe ait arsanın imar plânlarında cami yeri olarak tahsis edilmesine ve tahsis edilen yerde ise aynı büyüklükte cami yapımına ve cami yapılıp, ibadete açıldıktan sonra talebe yurtlarına ruhsat verilmesine karar çıkar.

Şu an cami devam etmediğine göre Belediye ruhsat vermemektedir.

Sizden topladıkları paralarla ve sizden emdikleri kanlarla böyle lüks hayat yaşıyorlar. Sen ise yolunduğunu görmüyorsun.

 

 

Altındaki mersedesler milyarlık. Ama sen hâlâ kaz gibi onlara yolunuyorsun. Uyan be kardeş!

 

Bir kardeş “Süleymancıların İçyüzü” kitabını okuyor. Senelerden beri süleymancılara büyük hizmeti geçtiği için itimad-ı şayan olması sebebiyle bütün yurtları ona tapulamışlar. Kitabı okuyup hakikati görünce, daha doğrusu imanını kurtarmak için süleymancılardan nedamet etmiş, sonra elindeki bütün gayrimenkulleri resmi mercilere aktarmıştır.

 

 

Kitap broşürümüzü alıp okuyan bir vatandaşımız, bize gönderdiği imzalı mektubunda, süleymancılar hakkında mühim sözler sarfettiği için yayınlıyoruz:

 

 

Bir müdürle (ismi mahfuz) aramızda şu konuşmalar geçti:

“Yahu bu kitap çıktıktan sonra süleymancılar ne yüzle dışarıya çıkıyorlar. Bu adamlar utanmıyor mu?

Hatta geliyorlar bizden yurt için araba alıyorlar, bakıyorum kendilerine şahsi yalı yapıyorlar. Şimdi kitabı masamın üzerine koyacağım, gelen süleymancı oraya baksın da bana ona göre söz söylesin. Benden bir şey istemesin. Çünkü arabayı yurt için alıyor, yalıya kullanıyor. Bıktık, herkes nefret etti.” demiştir.

Her uğradığımız yere bakıyorum ki, artık halkın bunların içyüzünü öğrendiğini, nefret ettiğini görüyorum.

Halk kitabı iştiyakla okuyor, çünkü artık halk bunlardan nefret etmiş.

Müslümanların kanını emiyorlar, yalı yapıyorlar, apartman yapıyorlar, altlarında taksileri var. Bunlar hiç çalışmadıkları halde bu saltanat nereden geliyor?

İşte kardeş;

Fasığa yardım etmekle dininin yıkılmasına vesile olmuş oluyorsun.

Hadis-i şerif’te:

“Fasığa ikram eden kimse İslâmiyet’in yıkılmasına yardım etmiş olur.” buyuruluyor. (Münavi)

Siz de bunlara yardım ediyorsunuz, fakat Din-i Mübin’i yıkıyorsunuz, farkında değilsiniz. Çünkü siz bunları müslüman zannediyorsunuz.

Sakın, “Bize kâfir diyor.” demeyin. Yaratmak da emretmek de Allah-u Teâlâ’ya âittir. Allah-u Teâlâ’nın Âyet-i kerime’lerini bir bir önünüze koyuyorum.

Hazret-i Allah Âyet-i kerime’sinde:

“Bununla beraber kâfirlikten vazgeçip tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.” buyurmaktadır. (Tevbe: 11)

Bu Âyet-i kerime mucibince ya iman edeceksiniz, Hazret-i Allah’ın ve Resulü’nün dinine gireceksiniz. Veyahut bu Âyet-i kerime’leri inkâr edeceksiniz, bölücülük girdabında kalacaksınız. Ama, “Bize kâfir diyor.” demeye hakkınız yok ve buna asla sahib-i selahiyet de değilsiniz. Bununla kaçmaya da çalışmayın.

Çünkü hiçbir zaman kendi sözümü değil, ancak Allah-u Teâlâ’nın kelâmını sizin önünüze sürüyorum.


 

Önceki Sonraki

İçindekiler