Refah Dini'ne Mensup Mahmut Efendi'nin Mollalarına Cevaptır

Cep Kitapları

Refah Dini'ne Mensup Mahmut Efendi'nin Mollalarına Cevaptır

BİR REFAH DİNİ MENSUBUNUN MÜ’MİNUN SURESİ 52-56. ÂYET-İ KERİMELERİ YAHUDİLERE İNMİŞTİR SUALİNE VERİLEN CEVAPTIR


(Bu mevzu için bakınız: Hakikat ile Dalâleti Bilmemiz Lâzım, 6.Baskı, sh: 274)

 

Halbuki onlar kendi dinlerine, kendi kitaplarına göre hüküm verirler. Hazret-i Allah’ın kelamını çürütmeye çalışıyorlar.

Bunun için Allah-u Teâlâ buyuruyor ki:

“Onların çoğu Allah’a iman etmişler fakat müşrik olarak yaşarlar.” (Yusuf: 106)

Başka Âyet-i kerime’lerde ise Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Nitekim bölücülere azap indirmişizdir. Onlar Kuran’ı parça parça edenlerdir. Rabbin hakkı için mutlaka onlara yaptıklarından soracağız. Resulüm! Sana emrolunanı açıkça söyle. O müşriklerden yüz çevir.” (Hicr: 90-94)

Bu Âyet-i kerime’lerden anlaşılıyor ki Allah-u Teâlâ sizi bize müşrik olarak tanıtıyor.

Oysa Allah-u Teâlâ Kelâm-ı kadim’inde şöyle buyuruyor:

“Fırka fırka olup dinlerini parça parça edenlerle senin hiçbir ilgin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra O yaptıklarını kendilerine haber verecektir.” (En’am: 159)

Bu Âyet-i kerime’den anlaşılıyor ki Allah-u Teâlâ bütün bölücüleri dininden attı. Siz hâlâ kendinizi müslüman mı görüyorsunuz?

Diğer Âyet-i kerime’lerde ise Hakk Celle ve Alâ Hazretleri şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde benden korkun.

Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.

Şimdi sen onları bir süreye kadar kendi sapıklıkları ile başbaşa bırak!

Kendilerine verdiğimiz servet ve oğullar ile, onların iyiliklerine koştuğumuzu mu zannediyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller.” (Mü’minun: 52-56)

Âyet-i kerime’de Allah-u Teâlâ:

“Şüphesiz sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde benden korkun.

Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.” buyurmaktadır.

Âyet-i kerime’deki dinden murad isimleri, kitaptan murad ise zan ve tüzükleridir.

Allah-u Teâlâ buyuruyor ki: “Kendi yanında bulunan din veya kitapla sevinmektedir.”

Bu ise kendi uydurdukları din veya kitaba aittir, İslâm’a ait değildir. İslâm dini tekdir, birdir, kitabı da Hazret-i Kur’an’dır.

“Şimdi sen onları bir süreye kadar kendi sapıklıkları ile başbaşa bırak.”

Burada Allah-u Teâlâ bölücülerin ne kadar sapık olduğunu ve dalâlet batağında yüzdüğünü beyan buyuruyor. Ve onlara duyuruyor:

“Kendilerine verdiğimiz servet ve oğullar ile, onların iyiliklerine koştuğumuzu mu zannediyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller.” (Mü’minun: 52-56)

Burada Allah-u Teâlâ onlara karşı gadaba geldiğinden, dalâlet batağında daha yüzmelerini sağlamak için imkânlar verdiğini açıklıyor. Bu ise daha büyük azapla yakalamak içindir.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyuruyor ki:

“Doğrusu kitaplılar kendi dinlerinde yetmişiki fırkaya ayrıldılar. Bu ümmet ise yetmişüç fırkaya bölünecektir. Biri hariç diğerleri cehennemliktir.” (Ahmed bin Hanbel)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- başka bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyuruyor:

“Ümmetim benden sonra yetmişüç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesnâ diğerleri hep cehennemliktir.”

Onlar kimlerdir ya Resulellah?

“Benim ve ashabımın yolunda olanlardır.” (Ebu Dâvud)

Hadis-i şerif’te Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz benim ümmetim diye buyuruyor, israiloğulları diye buyurmuyor, onlardan hiç bahsetmiyor. Halbuki Siz kendi zannınıza göre âyet ve hadisleri çürütmeye çalışıyorsunuz. Sizin bölücülüğünüz israiloğullarını da geçti. Çünkü onlar yetmişiki fırka idi, siz ise yetmişüç fırkaya bölündünüz.

Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’lerden görüyoruz ki, Hazret-i Allah kulluğundan Resulullah Efendimiz de ümmetliğinden attığı halde hâlâ tevbe edip İslâm’ı seçmeyecek misiniz? Dalâlet batağından çıkıp istiğfar etmeyecek misiniz?


 

Önceki Sonraki