İslâm dini kıyamete kadar payidar olacaktır, Allah-u Teâlâ dinine yardımını değişik tezâhürlerle sürdürecektir:
“Onlar Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Halbuki kâfirler istemese de, Allah nûrunu tamamlayacaktır.” (Saf: 8)
O zaman tamamladığı gibi bugün de nûrunu tamamlayacak ve onu kıyamete kadar muhafaza edecektir.
“Dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber’ini hidayet ve hak din ile gönderen Allah’tır. İsterse müşrikler hoşlanmasınlar.” (Tevbe: 33)
Yahudiler ve hıristiyanlar bu gelecek peygamberin kendi içlerinden gelmesini ve arzu ettikleri biçim ve şekilde olmasını istemişlerdi. Fakat bu istekleri Allah-u Teâlâ’nın katında hükümsüzdür. Ancak Allah-u Teâlâ hükmünü yürütür. Peygamber’ini hidayet ve hak ile gönderen Hazret-i Allah’tır. Binaenaleyh her türlü bâtıl fikir hükümsüzdür.
İslâm dini’nin diğer dinlerden üstün olması sadece Asr-ı saâdet’e mahsus olmayıp, kıyamete kadar bu hüküm bâkidir.
Hâlen de hak dini bütün dinlere üstündür ve bütün dinlere hâkimdir.
İslâm dini nazil olduğu zaman nasıl taptaze idiyse, kıyamete kadar da bu tazeliğini ve ciddiliğini muhafaza edecektir. O Allah’ın dinidir ve dimdik ayakta kalacaktır. Kur’an-ı kerim’in bir harfi bile değişmez, bir tek Âyet-i kerime’si inkâr edilmez.
Bir tek Âyet-i kerime’sini inkâr eden veya değiştirmek isteyen kim olursa olsun alenen kâfir olur. Onun kâfir olduğunu buradan tanırsınız. Zira ilâhi hükmü değiştirmek ve bozmak istediği için bu hâle düşmüş ve kâfir olmuştur.
Bu gibilerin bütün gayesi İslâm’ın, Kur’an’ın aslını bozmak, halkı sapıtıp, şaşırtmaktır.