Küfrü Hoş Gören Narcılar'ın İçyüzü

Cep Kitapları

Küfrü Hoş Gören Narcılar'ın İçyüzü

Küfre Hoşgörü


Fethullah Gülen’in Fener Rum Patrikhanesi Başpiskoposu Patrik Bartholomeos ile birlikte hoşgörü toplantıları yapması, konuşmalarında; “Toplumumuz, diyaloğa, hoşgörüye açıkmış... Keşke her köşeye bir hoşgörü vakfı kursak da herkes hoşgörü soluklasa!” şeklinde beyanatlar vermesi üzerine bu yazının yazılması zaruri olmuştur.

Öyle ki toplantıya bütün hıristiyan temsilcilerini davet etmiş, Vatikan İstanbul temsilcisi Georges Morovitch, Katolik Cemaati Ruhani Lideri Kati Pelatre ve Türkiye Bağımsız Protestan Kiliseleri Sözcüsü İsa Karataş da katılmıştır.

Gülen, dostu patrikle kucaklaşıp kendisine ayrılan yere değil de, Patrik’in yanına oturuverince; Patrik Bartholomeos, “Sayın Hoca’mızla birbirimizi çok seviyoruz. Eminim ki burada hazır bulunanlardan kimse bunu kıskanmıyor.” demiş, Fethullah Gülen’e bir de hediye vermiştir.

Narcılar alenen küfrü hoş gördüler. Bu açık ilân ve beyan karşısında halk merakla şu suali soruyor:

“Bunlar müslüman mıdır?”

Halk merak edip bu işin içyüzünü öğrenmek istiyor, bunların müslüman olup olmadığını merak ediyor.

Biz iç yüzünü anlatalım, kararı siz verin.

Birgün oturuyordum. “Allah’ım! Bunların bayrağı nedir?” dedim. O anda papazın asasını gösterdiler. “Bunların bayrağı budur.” dediler. Bildirdiği için gördüm, bildim ve ilân ettim.

Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Kelâm-ı kadim’inde:

“Birbirine hasım iki zümre.” (Hacc: 19)

Âyet-i kerime’si ile inananlarla inanmayanları ayırmıştır. Hâl böyle olunca bir müminin kâfirleri ve münafıkları dost edinmesi yasaklanmıştır.

Allah-u Teâlâ’nın koyduğu hüküm ve hudut budur. Bunu inkâr ediyorlar, bu hududu kaldırıyorlar, küfre kayıyorlar.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Ey inananlar! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin! Allah’ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?” buyuruyor. (Nisâ: 144)

Allah-u Teâlâ’nın emri ve hükmü budur. Bu hükmü kaldırıyorlar. Bu Âyet-i kerime’yi inkâr ediyorlar. Allah-u Teâlâ’nın haklarındaki hükmü ise küfürdür.

Allah-u Teâlâ müminlere kâfirleri dost edinmemelerini muhakkak emrettikten sonra, bu emr-i şerif’e uymayanların ise Allah’ın dostluğunu kaybetmekle cezalandırılacağını bildirmektedir:

“Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile hiç bir dostluğu kalmaz.” (Âl-i imran: 28)

Allah için sevgi, Allah için buğz imanın en sağlam kulpudur. İmanın tekâmülünde en büyük âmildir.

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:

“Amellerin en üstünü Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.” (Ebu Dâvud)

İnsan bunu ayırdedemezse, ne kadar ibadet ederse etsin dalâlettedir. Allah-u Teâlâ ile arasında çok büyük bir uzaklık meydana gelir, rahmet-i ilâhi’den kovulur.

Kitabullah’ın hükmüne rıza göstermeyenleri dost edinmenin insanı İslâm hudutları haricine çıkaracağı kesinlikle bilinmelidir. Bir müminin her şeyden önce dininde ve imanında samimi olması gerekir. Küfre rıza göstermek de küfürdür.

Ama Allah-u Teâlâ onlar hakkında:

“Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar.” buyuruyor. (Bakara: 120)

İnsanların birbirlerine tabiatlarının sirayeti, bazı hastalıkların sirayeti gibidir. Bilhassa küfür ve nifak hastalıkları derhal sirayet eder, çünkü insanın tabiatı daima isyana meyillidir.

Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinmeyin.” (Mümtehine: 13)

Allah-u Teâlâ’nın emri ve hükmü budur; “Dost edinmeyin” dir.

“Eğer onlar Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilen Kur’an’a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Mâide: 81)

Bu Âyet-i kerime’de Allah-u Teâlâ inananların onları dost edinemeyeceklerini ferman buyuruyor.

“Eğer onlara uyarsanız siz de müşrik olursunuz.” (En’am: 121)

Burada da apaşikâr görülüyor ki onlara meyleden onlardandır. Allah-u Teâlâ onları hidayetten mahrum ettiğini beyan buyuruyor ve iman edenlere duyuruyor.

Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime’lerinde İslâm ile küfrü ayırmış, ayrı ayrı iki zümre olduğunu beyan buyurmuştur. (Hacc: 19)

Müminlerin dostlarını ise Âyet-i kerime’sinde beyan buyurmuştur:

“Kim Allah’ı, Peygamber’ini ve inananları dost edinirse bilsin ki şüphesiz Allah’tan yana olanlar üstün gelirler.” (Mâide: 56)

Bunların hoşgörüsü ne demektir? Öz mânâda “Küfrü hoş gör.” demektir. Yani “İslâm ile küfrü ayırmayın” demek istiyorlar.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar.

Sizden her kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Mâide: 51)

Bu Allah-u Teâlâ’nın emri ve hükmüdür. Allah-u Teâlâ; “Dost edinmeyin” diye emrediyor. O ise hıristiyan papazını dost ittihaz ediyor.

Âyet-i kerime’de ise bu gibi kimseler hakkında:

“Onlardan bir çoğunun, kâfirleri dost edindiklerini görürsün.” buyuruluyor. (Mâide: 80)

Allah-u Teâlâ ümmet-i Muhammed’i uyarıyor, iman edenlere duyuruyor.

“Eğer onlar Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilen Kur’an’a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Mâide: 81)

Burada da apaşikâr görülüyor ki, onlara meyledenlerin onlardan olduğunu Allah-u Teâlâ beyan buyuruyor ve iman edenlere duyuruyor.

Ey müslüman uyan!

Bunlar küfrü hoş görüyorsa da siz görmeyin. Çünkü Âyet-i kerime’lere dikkat ettiğinizde görürsünüz ki, Allah-u Teâlâ İslâm ile küfrü ayırmıştır.


 

Önceki Sonraki

İçindekiler