Küfrü Hoş Gören Narcılar'ın İçyüzü

Cep Kitapları

Küfrü Hoş Gören Narcılar'ın İçyüzü

Tesettür


“Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimiz’e tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”

Bu sözleri ve beyanları narcılık dini’ne göredir.

İslâm dininde tesettür kesinlikle farzdır.

Allah-u Teâlâ Nûr sûresi 31. ve Ahzâb sûresi 59. Âyet-i kerime’lerinde tesettürün farz olduğunu beyan buyuruyor.

“Resul’üm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

“Resul’üm! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman, dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlâksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incitilmemesi için daha elverişlidir.” (Ahzâb: 59)

Bu, İslâm dini’ne göredir. Narcılık dini’ne göre değil! Tesettür kesin olarak uyulması gereken bir emirdir ve iman meselesidir.

Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymuş onu yasaklarıyla sınırlamıştır.

“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)

Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutları aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” buyuruyorken, “Tesettür teferruattır!” ya da “İman meselesi değildir.” demek açıkca bu hudutları aşmak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir.

O, kendi kurduğu dinine kendi zan kitabına göre böyle söylüyor.

“Doğrusu bir çokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar.” (En’am: 119)

Âyet-i kerime’lere ve Allah-u Teâlâ’nın hükümlerine ters konuştuğu için nefis arzusunu ilâh edinmiş şirke düşmüştür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Resul’üm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? Onu şirkten sen mi koruyacaksın.” buyuruyor. (Furkan: 43)

“Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken teferruatla uğraşılmamalı.” diyor.

Yani Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tesettür Âyetleri ilk yıllarda gelmediğini bunun için önem arzetmediğini; teferruat olduğunu söylemek istiyor.

Bütün insanlar ve cinler Hazret-i Kur’an’ın bir hükmünü, bir harfini dahi inkâr etseler, hafife alsalar, hepsi kâfir olur. İsterse emir ya da hüküm Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in son nefesinde inmiş olsun. Artık o kesin hükümdür, emirdir. Biz iman ederiz. İslâm dini’nin hükümleri zamanla ilgili değildir. Hüküm geldikten sonra ona imandan başkası düşünülemez. “16. senede gelmiş, 17. senede gelmiş, 18. senede gelmiş” diye hüküm basite alınamaz, bu açık bir küfürdür.

Âyet-i kerime’de:

“İşte böyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır.” buyuruluyor. (Muhammed: 9)

Oysa inananlar için tesettür kesinlikle uyulması gerekli bir farzdır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zamanında savaş sebebi dahi sayılmıştır.

Asr-ı saâdet yıllarında Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kadının tesettürüne, başörtüsüne el uzatması savaş sebebi sayılmış ve savaşılarak yahudi erkekleri öldürülmüştür. (Hişam: c. 3, sh: 66)

Allah’ın hükmü bu kadar önemli bir meseledir.


 

Önceki Sonraki

İçindekiler