Bölücüler hakkında, hususiyetle narcılar hakkında ortaya koyduğumuz beyanlar üzerine Zaman gazetesinin 4 ve 5 Aralık 1996 tarihlerinde Ali Ünal imzası ile bir yazı neşredilmiştir.
Bu yazıya cevap vermekle, bu vesile ile sırası gelmişken halka hakikatı olduğu gibi göstermeyi, hakikatları açmayı lüzumlu gördüm. Her mevzuya bir bir cevap vereceğim:
Küfrü hoş gören narcılar, Âyet-i kerime’ler kendilerini küfürle damgalayınca, küfrü hoş görmediler. Oysa onlar hoşgörü tellallığı yapmamışlar mıydı?
Ortaya koyduğumuz Âyet-i kerime’lerin hiç birisine değinilmediği gibi, yazısına hiç bir Âyet-i kerime almamış. İki Âyet-i kerime ise, ileride geleceği üzere, yahudi ve hıristiyanları dost edinmeye, halkı infaka zorlamaya delil teşkil etmiyor.
Bu kadar Âyet-i kerime’ler sanki onlara hiç hitap etmiyormuş gibi, gözü yumuk bakmış, işi hep teferruatla bitirmeye çalışıyor. Bunlar daha önce de setir Âyet-i kerime’sini inkâr edip “Tesettür teferruattır.” demediler mi? Bu yazıda da “Kur’an âyetlerini ve hadisleri delil diye altalta sıralayanlar...” diyerek, önlerine çıkan her Âyet-i kerime’yi hep teferruat kabul ettiklerini göstermiş oluyorlar.
Oysa bir tek Âyet-i kerime’yi inkâr eden kâfirin tâ kendisidir. Hüküm budur.
Müslümanım Elhamdülillah! Önlerine sürdüğüm her Âyet-i kerime’nin cevabını bekliyorum. Ve bütün teferruatına kadar bir bir cevap veriyorum.
•
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar.
Sizden her kim onları dost edinirse, o onlardandır.” buyuruyor. (Mâide: 51)
Hazret-i Allah; “Onlara muhabbet eden onlardandır.” buyuruyor. Bu Âyet-i kerime onların işini bitirir.