Bediüzzaman Hazretleri Allah-u Teâlâ’nın sevdiği seçtiği veli kullarındandı. Nûr-i ilâhi’yi yaymak, halka İslâm’ı yaşatmak için, ömrünü böylece geçirdi. Öyle zamanlar geldi ki canını feda etti, fakat taviz vermedi. Çünkü o bir iman abidesi idi. Haramdan son derece kaçınırdı, hediye almaz ve yemezdi. Ona yakın talebeleri de o hayatı yaşarlardı. Hasır üzerinde yatarlardı, bulurlarsa yerlerdi, bulamazlarsa sabrederlerdi.
Onlara imanın verdiği güçle, şevkle, sevinçle, nûr-i Muhammedî’yi yaymaya çalışırlardı.
Hapishaneden hapishaneye giderlerdi. Ve fakat bütün bu cefâ onların imanlarını artırmaktan başka hiçbir şey yapmadı ve onları yıkamadı.
Ve fakat sapıtıcı imam neler yaptı? Size onu anlatalım. Onları sûret-i Hakk’tan görünerek nasıl yıktı?
İşte bunun için Deccal’den daha beter!
O nûrlu yolun devamıdır diye müslümanlar memnuniyetle çocukları verirlerdi. Namazı kıldıkları gibi, teheccüd namazını dahi kılarlardı. Fakat bu çok sürmedi. Bu sapıtıcı imam aslını ortaya koydu. Etrafına küfrü hoş görün diye ilân etti. Ve hiçbir cefâ onların imanına zede yapamadığı gibi, bu sapıtıcı imam onları teheccüd namazından aldı, küfür batağına attı.
Buna yegâne âmil;
“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Bu Âyet-i kerime’ye hiç inanmadılar, iman etmediler. Halkı öylesine soydular yoldular ki, bu haram lokma içlerine girince, Allah-u Teâlâ da kalplerini döndürdü.
O kadar para topladılar ki, müslümanları o kadar soyup yoldular ki, müslümanlar bunları müslüman zannediyordu, maskelerini kaldırınca şimdi soyabiliyorlar mı?
Bu büyük maddeyi elde edince, hem küfrünü ilân etti, hem Hazret-i Allah’a ve Resulullah’a hasım kesilerek harp ilân etti ve banka kurdu.
İşte sözlerimiz, işte yaptığı işler! Dikkat edin görün.
•
Fethullah Gülen kurduğu narcılık dinine neler mâletmek istedi?
1. “Tesettür teferruattır” diyerek kendi zannı ile beyanat verdi. (23-30 Ocak 1995 Tarihli Sabah ve Hürriyet Gazeteleri. Diğer sözleri için bakılabilir.)
O öyle söylüyor.
Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük:
“Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nur: 31)
Allah-u Teâlâ ise işte böyle ferman buyuruyor.
Allah-u Teâlâ din-i İslâm’ında setri, örtünmeyi kesin şart koymuş, farz kılmıştır. İslâm ile küfür böylece kesin olarak ayrılmıştır.
O ise bu Âyet-i kerime’yi inkâr ediyor, kendi arzusunu hüküm yerine koymak istiyor ve böyle söylüyor. Yani “Benim dinimde bu geçerlidir.” diyor.
2. Fethullah Gülen hıristiyan papazları, yahudi hahamları ile hoşgörü toplantıları yaparak; “Keşke her köşeye bir hoşgörü vakfı kursak da herkes hoşgörü soluklasa.” dedi. O öyle söylüyor.
Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük:
“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar, sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Mâide: 51)
Allah-u Teâlâ ise böyle buyuruyor.
Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime’si ile yahudi ve hıristiyanlarla dost olmayı yasaklamış, onları dost edinenin onlardan olduğunu beyan etmiştir. Bu, İslâm dinine göredir.
3. “Kimse kimseye inancından dolayı ithamda bulunmayacak, kimse kimseye dininden ya da dinsizliğinden dolayı taanda bulunmayacak.” dedi.
Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük:
“Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür.” (Tevbe: 73)
4. Hazret-i Allah’ın, Resulleri arasında vahiy elçisi olan Cebrail Aleyhisselâm hakkında; “Gökyüzünden inse, parti kursa, kusura bakma ben senin partine girmem desteklemem derim.” dedi.
Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük:
“İşte onlar Allah’ın hizbi (partisi)’dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah’ın hizbi (partisi)’dir.” (Mücadele: 22)
Bu Âyet-i kerime’yi Allah-u Teâlâ’nın emriyle getiren Cebrâil Aleyhisselâm’dır. Bu Âyet-i kerime’sinde “Ülâike hizbullah” = “Bu benim ve Resulümün partisidir.” diye ilân etti. Onun girmem dediği parti işte budur.
5. Fethullah Gülen necip tarikatlara dil uzatarak; “Tarikatlar bir dönemdeki misyonunu eda etmişlerdir. Zaman böyle fert zamanı değil, cemiyet zamanıdır.” dedi.
Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük:
“İyi bilin ki Allah’ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Yunus: 62)
6. “Kadından idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur.” diyerek Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e ve Hazret-i Allah’a karşı gelmiştir.
Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük:
“Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının.” (Haşr: 7)
Binaenaleyh Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Mukadderâtını bir kadının eline veren millet felah bulmaz.” buyuruyor. (Buhari, Tirmizi)
7. Gerek himmet geceleri, gerek iftar ziyafetleri ile trilyonlarca lira para toplayıp Hazret-i Allah’ın emrine karşı geliyor.
Şu Âyet-i kerime ile onların bu icraatlarını çürüttük:
“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Bu Âyet-i kerime’sinde Cenâb-ı Hakk para toplayanların doğru yolda olmadığını beyan ediyor.
8. Onların ise dini ayrıdır, kitabı ayrıdır, bütün beyanatları, icraatları kurdukları narcılık dinine göredir.
Şu Âyet-i kerime ile onların narcılık dinini çürüttük:
“Amma ne var ki insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan din veya kitapla sevinmektedir.” (Müminun: 53)
Cenâb-ı Hakk inananları bir tek ümmet kabul ediyor ve teklikten ayrılanlar huduttan ayrılmış oluyor.
Sanki bunlar da yetmiyormuş gibi, papazları resmen hazret kabul ederek, bütün talebelerine küfrü sevdirmeye çalıştı. Diğer müslümanlara da bunu belirtmeye çalıştı. Her köşede küfrü soluklayın diye tavsiyede bulundu.
Artık ayna ters dönünce küfrü hoş gördüler, nefislerini ilâh edindiler, papazları da hazret olarak kabul ettiler.
O imanlı yavruların kalplerine küfür tohumu ekti. Bunların hepsini küfür batağına düşürünce, küfür diyarına kaçtı, meğer aslını icra etti. Onlara uyan din-i İslâm’dan çıktı, küfre battı.
Şimdi sen bunlara “Bunlar da müslüman.” diyecek misin?
Bu sahteler, koyun postuna bürünüp, dini dünyaya âlet edip saf ve temiz müslümanları soyup yolarken, sofra eşkiyalığı yaparken bir taraftan halkı imandan ediyor, diğer taraftan ellerinden kazançlarını alıyorlardı.
Bunlar meydanı boş sandılar. Ve fakat Allah-u Teâlâ bu has ilmullah ile karşılarına çıkınca, maskelerini indirince, küfürde olduklarını gösterince, bunları Âyet-i kerime’lerle ve Hadis-i şerif’lerle izah ve ispat edince ortada kaldılar.
Şimdi ne imanınızı ne de maddelerinizi alamıyorlar.
Bu ilmi Allah-u Teâlâ lütfettiği için, bu küfrün karşısında durup maskelerini indirdiğiniz için, Hazret-i Allah’a şükür, bize de teşekkür etmeyecek misiniz?
Zira bir taraftan imanınızı, diğer taraftan maddenizi koruduk.
Zira siz bunları müslüman zannediyordunuz.
Oysa Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“Fâsıka ikram eden İslâmiyet’in yıkılmasına yardım etmiş olur.” diye haber veriyordu. (Münâvi)
Bu Âyet-i kerime’leri, bu Hadis-i şerif’leri size bir bir hatırlattık.