Deccal’den daha beter olan sapıtıcı imamlarla, gökkubbe altında bulunan insanların en şerirleri olan âhir zaman ulemâsı ile.
Bunlar dokuz fırkadırlar.
Refahçılar, Narcılar, Süleymancılar, Kaplancılar, Yaşar Nuri Öztürk, Edip Yüksel, İskender Evrenesoğlu, Nazmi Sakallıoğlu, Refet Kayserilioğlu.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Sizin için Deccal’den daha çok Deccal olmayanlardan korkarım.
- Onlar kimlerdir?
Saptırıcı imamlardır.” (Ahmed bin Hanbel)
Niçin Deccal’den daha korkunç ve daha tehlikelidir bu sapıtıcı imamlar?
Deccal resmen Deccal olarak çıkacak. İşaretleri de bellidir, doğrudan doğruya Allahlık dâvâsı ile çıkacak. Kâmil iman sahipleri hiçbir zaman ona aldanmaz, tuzağına düşmez.
Ve fakat bu sapıtıcı imamlar olsun, âhir zaman ulemâsı olsun, hepsi de sûret-i haktan göründüler, İslâm’ın önderi, kurtarıcısı gibi göründüler. Saf ve temiz müslümanlar büyük kitleler hâlinde onlara iltihak etti ve intisap etti. Şu kadar var ki, aslında sûret-i haktan görünen bu deccaller bu kitleleri görünce asıl hüviyetlerini ortaya koydular. Etraflarında kendilerine göre bir kalabalık görünce, hepsi de ayrı ayrı dinlerini ilân ettiler. Kurdukları dini ayakta tutabilmek için İslâm dininin haram kıldığı hükümleri helâl saydılar. Dinlerini bu şekilde ayakta tutmaya çalıştılar ve kitleler halindeki müslümanları hem kurdukları dine çekerek imandan ettiler, diğer taraftan dünyalıklarını soydular ve yoldular.
İşte deccal bunu yapamaz. Deccal’den beter oluşları, sûret-i haktan görünüşlerinden oldu. Böylece birçok müslümanları hem imanlarından soydular, aldılar, hem dünyalarını hem âhiretlerini yok ettiler.
Nitekim onların sapıtması ile yoldan sapanların âhirette cehenneme düştükleri zaman bu sapıtıcılara şöyle söyleyecekleri Âyet-i kerime’de haber verilmektedir:
“Siz bize sağdan gelir, sûret-i haktan görünürdünüz.” (Saffat: 28)
Firavun, âhirette avanesinin önünde cehenneme gittiği gibi, bu sapıtıcı imamlar da küfre kaydırdığı kimselerin hepsinin cehennemde öncüleridir.
Oysa Allah-u Teâlâ’nın dini İslâm dinidir. Onun hükümleri ayrıdır. Hepsi de halkı o kadar soydular ki, hepsinin trilyonları var. Trilyonlar vurdular, bankalar kurdular. Allah-u Teâlâ ile harbe tutuştular. Hazret-i Allah’a ve Resul’üne hasım kesildiler. Hem din-i mübin’e hem de vatanımıza ihanet ettiler. Hem dini hem vatanı parçalamak istediler ve bu zümreler müslümanlara karşı cephe aldılar, düşman kesildiler.
•
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Vedâ hutbesinde şöyle buyurmuştur:
“Kimin yanında bir emanet varsa, onu sahibine versin. Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat aldığınız borcun aslını ödemek gerekir.
Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah’ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib’in oğlu amcam Abbas’ın fâiz alacağıdır.”
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz fâizin her çeşidinin ayağının altında olduğunu beyan buyurdu. Ve fakat Deccal’den daha beter olan sapıtıcı imamlar ve türemeleri, İslâm maskesi altında fâizi başlarına taç yaptılar. Hepsi de kurdukları dinlerinin icabı olarak resmen fâizi helâl gördüler.
Allah-u Teâlâ’ya ve Resulullah Aleyhisselâm’a karşı harp ilân ettiler, bankalar kurdular.
İşte deliller, Âyet-i kerime’ler ve Hadis-i şerif’ler!
Bu kadar âdil delillerden sonra sen neye iman edeceksin? Nefsine bir sor, iman mı ettin, küfürde mi kaldın?
Hani siz müslüman imiş gibi görünüyordunuz, kendinizi göstermeye çalışıyordunuz ve bu maske altında müslümanları rahatça soyup yoluyordunuz. Öyle değil mi?
Bütün bu hakikatler size anlatılınca, hak ile bâtıl ortaya çıkınca, artık tevbe edip müslüman olmayacak mısınız? Müslüman olma zamanınız gelmedi mi?
Zira burada çok büyük bir suç var. Birisi emanete hıyanetlik yapmak, diğeri ise halkın elindekini gasbetmek.
Bu yaptığınızın karşısında tek kelime ile cehennem var.
Hâlâ uyanmayacak mısınız?
•
“Allah-u Teâlâ böyle emir buyuruyor, Deccal’den daha beter sapıtıcı imamlar ise böyle söylüyor.” deyince; “Vay bizim içyüzümüzü açıklıyorsunuz!” diye eşek arıları kızıyor ve havalanıyor.
Ve fakat gerçek budur. Bunca deliller mevcut. Âyet-i kerime’leri önlerine sürüyoruz. Fakat ne söz dinlerler, ne Âyet-i kerime, ne de Hadis-i şerif dinlerler.
Oysa Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“İşte bütün insanların ve hayvanların en kötüsü bunlardır.” (Müslim: 1067)
Zira hayvan Allah-u Teâlâ’yı bilir, kendisine has olan zikrini yapar.
Kendilerini belli ettirmemek için bunların camiye gittiklerini de görüyorsun.
Ve fakat Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Mescidler dış görünüşleri ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak.” (Beyhâki)
İşte Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bunları tarif ediyor.
•
Allah’ım! Nurunla bu fitne ateşini söndür. Sapıtıcı imamlar ile İslâm’a düşman olan kâfirleri kahret ve öldür.