Bu sapıtmış adamın kupkuru zandan ibaret olan bir iftirası da şudur:
“Hayızlı kadınlara ait fıkıh hükümlerini gözden geçirip Kur’an’a göre düzenlemelidir. Kadın hayızlı halde iken abdest alır ve namazlarını kılabilir...” (Kur’an’daki İslâm: 429-430.)
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Resulüm! Sana kadınların âdet hali hakkında soruyorlar. De ki: O bir eziyettir. Âdet halinde iken kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki Allah tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara: 222)
Görülüyor ki, burada; hayzın, bir ezâ, bir pislik olduğu bildirilmiştir. Namaz kılmak, Kur’an okumak ve mescide girmek için temiz olmak şarttır. Hayız hali ise buna müsait değildir. Bundan dolayıdır ki, hayızlı ve nifaslı kadın hakkında bir takım hükümler terettüp etmektedir. Hidaye’de bunlar, şöyle sıralanmıştır:
“Hayızlı kadından namaz sâkıt olur ve ona, oruç tutmak da haram olur. Orucu kaza ederse de namazı kaza etmez. Asr-ı saâdetteki tatbikat böyle idi. Zira namazın kazasında -her ay birikeceği için- güçlük varsa da, orucun kazasında güçlük yoktur. Zira olsa olsa bir senede 15 günlük oruç kaza eder. Hayızlı, mescide giremez, cünüb de böyle. Zira peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- “Ben mescidi, hayızlıya, cünüb olana helâl kılmam.” buyurmuştur.”
Kâbe-i muazzama’yı tavaf edemez. Çünkü tavaf, mescidde yapılır. Ona kocası da yaklaşamaz. Hayızlı kadın, cünüb ve lohusa için Kur’an okumak câiz değildir.
Bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Kur’an’ın haramlarını helâl bilen bir kimse ona iman etmemiştir.” (Tirmizî)
Diğer bir Hadis-i şerif’lerinde ise şöyle buyurmuşlardır:
“Ne cünüb, ne de hayızlı Kur’an’dan hiçbir şey okuyamaz.” (Tirmizi)
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz de:
“Resulullah bize, cünüb olmadıkça her hal üzere Kur’an okuturdu.” buyurmuşlardır. (Tirmizi)